Markanın bir çok tarifi vardır fakat bizim topraklarımızda marka; Siz orada değilken sizin hakkınızda ne söylendiğidir. Bu tarif aslında hemen hemen birçok karışıklığı da ortadan kaldırmaktadır. Bu anlamdan yola çıkarak markaya bir insan muamelesi yapabiliriz. Evet marka insandır yemesini, içmesini zıplamasını beklemezsek marka insandır… Markanın topluma bıraktığı konum, karakter ve imajla, insanın topluma bıraktığı konum, karakter ve imaj arasındaki bağı güçlendiren bir insandır.
Marka, insan nerede yaşıyorsa orada yaşar! Günümüzde insanlar en çok nerede zaman geçiriyor? diye bir soru sorsam, muhtemelen hep bir ağızdan “akıllı telefonda” diyecekler. Şimdi can alıcı soru soruyorum, ‘’Marka nerede yaşar?’’ Marka, insan nerede yaşıyorsa orada yaşar! Türkiye’de birçok kazaya dolaylı bir şekilde tanık olan, sebep olan veya karışmış olan bu akıllı telefonları kim kullanıyor? Bu cevabın içinde ben de varım…sen de varsın… Böyle bir gerçek varken ve reklamın en önemli yatırım olduğu ortadayken neden insanlar broşür yaptırıyor, neden hala katalog basılıyor veya neden insanlar hala dev totemler yaptırıyor anlamış değilim. Onlar bir gerçeğin farkına henüz varamadılar. Geçmiş zamanın müşterileri artık hayatta değiller ve hayatta olanlarında alışkanlıklarının değiştiğinin farkında da değiller. Biz genel anlamda çok ciddi bütçeler harcayarak reklam yapıyoruz, yatırım değil. Karşımızda kim var, nasıl yaşar, nerede gezer, nasıl vakit geçirir… Bilmeden ve hatta merak etmeden… Bunun tam tersini de söylemek mümkündür. Nerede, nasıl kullanacağımızı ve ne işimize yarayacağını bilmeden alışverişte yapabiliyoruz…
‘’Sen o logoyu bir tık büyütme hareketlendir’’…
Çünkü hedef kitlen dijital de! Dijital hareketi ve içeriği sever. Hareketle kitlenin dikkatini çeker, içerikle kitleye hikayeni anlatırsın, çünkü insanlar ürün değil hikâye satın alırlar. Bundan yaklaşık 9 yıl önce 120 sayfalık bir kurumsal kimlik çalışması yapmıştım. Çalışma bittiğinde incelerken her sayfasında oluşturduğumuz tasarım ve iletişim dilinin insana dokunduğunu görmek beni çok mutlu etmişti. Şimdi 9 yıl öncesine “Hey gidi günler” diyoruz… Kurumsal kimlik tasarımının markanın konumlanabilmesi için oldukça değerli olduğunu bilmeyenimiz yok. Fakat kurumsal kimlik tasarımınız hedef kitlenizle her an baş başa kalabildiğiniz dijital dünya için güncel değilse büyük bir sorununuz var… Çünkü kâğıt üzerinde görünen markanız artık kâğıttan daha çok ekranda görünüyor! Hatta siz istemeseniz de görünüyor ama nasıl? Ticaretin başına “e” geldi, ürünün satışını fiyatından çok ürüne yapılan yorum tetikler oldu! Çünkü o yorumlara tek tıkla ulaşabilir oldu… Objektif olmak gerekirse, şahsen bende, sizde bir ürün alırken fiyattan çok, ürün hakkındaki yorumları merak eder olduk. Acaba neden?
Tek tıkla… Şimdi bu tıkın kerametlerinden bahsetmeyeceğim o apayrı bir konu fakat önemine değinmeden edemeyeceğim. Çok büyük şaşalı ofisleriniz olmasın onun yerine markanızın bir anayasası mutlaka olsun. Çok büyük tabelalarınız olmasın onun yerine Google Business’da bir yeriniz olsun. Çok şaşalı yanar döner kartvizitleriniz ve kataloglarınız olmasın onun yerine devamlı güncellenen web siteniz ve online kataloğunuz mutlaka olsun. Her ay broşür bastırıp, bastırmaya ayrı dağıtmaya ayrı bütçeler harcamayın kesinlikle sosyal medyanız olsun. Bu konuda başlı başına değerlendirmesi gereken bir konu aslında fakat kısaca bahsetmek istiyorum.
Derdiniz varsa, markanızın konumunu belirlemek veya o konumu sürdürülebilir bir hale getirmek istiyorsanız, ürünlerinizi anlatmak sağladığı faydayı paylaşmak, ihtiyaç hissettirmek istiyorsanız sosyal medyada olun. Ve muadil firmalarınızı geçmek ve konumlanmak istiyorsanız sosyal medyada etkin olun.